Salı, Aralık 18, 2007






Sabah olmasını istemediğim zamanlar da ne saatin sesini duyuyorum nede öğlen güneşini tam tepemde olmasına rağmen hissediyorum. Kalın perdeler ardında ben “yaşamak istediğim zaman” da bomboş ve umarsızca konaklıyorum.
Burada ki sessizlik sanki mermerden dört yanı kapalı soğuk ve karanlık mezar benzeri yapının tepesinde açılan delikten vücuduma yansıyan sıcacık bir ışık gibi. cezp edici ve tamamen naturel. Sihir gibi yalansız ama anlaşılmayan.

Rüyamda gördüğüm rüyada her an kalkabileceğimi söylüyorum kendime. Cevabım da gecikmiyor.
-İşte bu zamanları hiç sevmiyorum. Gözlerimi açmak gelmiyor içimden. Kaldığım yerden devam etmek, tekrar aynı karanlıkta olmak ve uçsuz rüyalarımı tekrar yönetmek için.

Mangaldaki ateşin evreleri geliyor aklıma ilk alev, alev alev, kor alev ve küllenmeye yüz tutmuş köz. Seçim yapar gibi seçtiriyorum kendime. Ve dengeler tabi. Hangi boyut hangi denge… Herkese sunulmaya hazır etim….