Cuma, Kasım 23, 2012

öylesine...


Keyif için içen insanlar içmekten çok yemek için otururlar masaya.                    
İçki  bahanedir yani maksat yemek. Bir yudum içki ardından önce tabaklara sonra ağıza hızlıca girip çıkan kaşık darbeleri.  Avuç avuç yenen çerezler…         
Bir bakarsın gece bitmiş, şiştim, hayvan gibi içtik der içici. Halbuki içilen 2 bardak, yenense örtüsü hariç koca bir masa…

Antikeyifçi ise su bile aramaz, arasa da bulamaz.  

Cumartesi, Kasım 10, 2012



Günaydın gecem, günaydın dolunay, günaydın batan güne dair ne varsa… 
Günaydın hüzün, günaydın mutsuzluk ve günaydın her dinlediğimde beni ağlatan,  sesi titreyen şarkıcıya. 
Günaydın sol, günaydın re, günaydın gecem ve günaydın cinayetlerim.

Yoluma başka bir aşk çıkmaz bundan sonra. 
Kahverengi, derin bakan  bir çift göz daha göremem, fırsat yaratamam,  koşamam. 
Peşine düşmek benim işim değil.

Koklayamam artık rüzgarını, bekleyemem öncesini, tutamam yıldızlarını ama bir türlü tiryakisi olamadığım sigarama yaslanır, vantuz gibi çekerim içime yokluğu, belki de bunun ne demek olduğunu.  

Perdemin ardından baktığım karanlık aslında aynamdır yar, olmaz olası kararttığım iç. Yitip giden nefesim.  

Üzülmem hiç koymadığım virgüllere,  üzülmem dört nala akıp giden zamana, etkilenmem  beyazlarımdan,  umursamam.  

Yutarım hıçkırıkları, samimiyetine inanmadığım kırık kalpli gibi görünen  tüm dünyalarımı. Koyarım bunlarla ilgili ne varsa, elimin erişemediği en üst dolabıma.

Acımtırak, buruk bir tat bıraktı damağımda hayat, hiç şekerli...

Cuma, Kasım 02, 2012

Kırıcı oluyorsun bazen, kötü oluyorum. Kanım çekiliyor , üşüyorum..


Severken acıtıyorsun hayat, çok kırılıyoruz. Seveceksen acıtmadan sev…