Günaydın
gecem, günaydın dolunay, günaydın batan güne dair ne varsa…
Günaydın hüzün,
günaydın mutsuzluk ve günaydın her dinlediğimde beni ağlatan, sesi titreyen şarkıcıya.
Günaydın sol,
günaydın re, günaydın gecem ve günaydın cinayetlerim.
Yoluma başka
bir aşk çıkmaz bundan sonra.
Kahverengi, derin bakan bir çift göz daha göremem, fırsat yaratamam, koşamam.
Peşine düşmek benim işim değil.
Koklayamam
artık rüzgarını, bekleyemem öncesini, tutamam yıldızlarını ama bir türlü
tiryakisi olamadığım sigarama yaslanır, vantuz gibi çekerim içime yokluğu, belki
de bunun ne demek olduğunu.
Perdemin
ardından baktığım karanlık aslında aynamdır yar, olmaz olası kararttığım iç. Yitip
giden nefesim.
Üzülmem hiç
koymadığım virgüllere, üzülmem dört nala
akıp giden zamana, etkilenmem beyazlarımdan, umursamam.
Yutarım hıçkırıkları, samimiyetine inanmadığım
kırık kalpli gibi görünen tüm
dünyalarımı. Koyarım bunlarla ilgili ne varsa, elimin erişemediği en üst dolabıma.
Acımtırak,
buruk bir tat bıraktı damağımda hayat, hiç şekerli...