Salı, Mayıs 30, 2017

Geç kalan doğum günü mesajım



                                                                                                                  25.05.2017

Saat ve takvim sanki bir zaman aracı olmaktan çıkmış, vantilatör edasıyla fırıl fırıl dönüyor. Ne kadar da çabuk geçiyor seneler...

Oysa küçük bir çocukken ne kadar da çok isterdim çabucak büyümeyi, bir an önce yetişkin olmayı. İstememeliymişim. Büyük olmakta bir halt yokmuş. Olay çocuk olmaktaymış...

Küçük bir kız çocuğu gibi gülümseyeceğin nice yıllar dilerim. 
Doğum günün kutlu olsun.

ilker

Cuma, Nisan 14, 2017


Çeşme / 08.04.2017

Salı, Mart 28, 2017

Pazartesi, Nisan 07, 2014

Canım Benim...

Birlikte yaşlanacağız biz. Aynı kitapları aynı anda okuyup  farklı sayfaların ucunu  incitmeden bükerek.
Senin renkli kalemlerle çizdiğin cümle altlarını daha bir dikkatle okuyup “bizsel” anlamlar çıkaracağım. Evirip çevirip mesajlar arayacağım. Zihnimde  yuvarlayacağım kıskandığım yazarların cümlelerini ama hakkında vereceğim.

Evde, dışarda, karşılaştığımız her yerde sarılalım, koklaşalım ama arada trip susmalarımız da olsun. Konuşmadan hatta bakışmadan anlaşalım. Ahmet Kaya şarkılarıyla hüzünlenelim ve hep hüzünlü kalalım.

Hüznü “bizken” seviyorum sevgili. Mutluyken, her şey yerli yerindeyken hüzün, suflemin üzerindeki pudra şekeri gibi oluyor.
Yani nasıl anlatsam… Daha bir kahverengi, koyu sarı geliyor hayat o zaman. Yaz sonrası eylülü, yeşili kaybolmuş dallar gibi.

Özleyecek bir şeylerimiz olsun hep. “Dimi” diyelim sıkça, ”tabi ya” diyelim.
Göçüp gidenleri hiç gitmemiş farz edelim. Yanımızda hissedelim. Bir kadeh, bir tabak birde çatal bıçak soframızda fazladan dursun.

Ben “do” diyim sen “re” de. Ben “re” diyim sen “mi” de.  Sen buna terslik deme sakın, aksine bil ki en güzel şarkılar elbette ki farklı seslerden çıkar.

Nice yıllara canım benim… 
Nice yıllara canlarım benim...

Perşembe, Ocak 02, 2014

Güzelliğe

Güller var iki yanağında…

Gül dediysem gonca falan değil ama…  Güldü mü bıldır bıldır açan, güneş parlayan…

Bir kokusu var…

İşte onun tarifi yok :))

Pazartesi, Ocak 07, 2013

Burada çiçekler açmıyor...


Zannedersin ki her şey yerli yerinde buralarda.
İstanbul’da bahar var, buralarda hava sıcak sanırsın. Ağaç dallarında sakalar şakır, parklarda bebeler oynaşır sanırsın. 
Karnım tok sırtım pek diye de  düşünür müsün bilmem amma durumlar oradan göründüğü gibi değil cancağızım.

Burada zehir zefiran kış var, üşüyorum. 
Baharı bekliyorum… 
Tüm valizlerinle gelişini.

Cuma, Kasım 23, 2012

öylesine...


Keyif için içen insanlar içmekten çok yemek için otururlar masaya.                    
İçki  bahanedir yani maksat yemek. Bir yudum içki ardından önce tabaklara sonra ağıza hızlıca girip çıkan kaşık darbeleri.  Avuç avuç yenen çerezler…         
Bir bakarsın gece bitmiş, şiştim, hayvan gibi içtik der içici. Halbuki içilen 2 bardak, yenense örtüsü hariç koca bir masa…

Antikeyifçi ise su bile aramaz, arasa da bulamaz.