Pazar, Şubat 28, 2010

Game over..


Geçtiğimiz Pazar gecesi konuğumuz liseden arkadaşım,eşi ve de 7 yaşındaki küçük oğlu özgür’dü.
Karnının tok olduğunu söyleyen ufaklık çok fazla yemek masasında durmak istemedi. İçeri odaya geçti ve bir süre sonra beni yanına çağırarak bilgisayarımı açmamı, oyun oynamak istediğini söyledi.

Bilgisayarı açınca iki saniyede sitesini bulup oyununa başladı ufaklık.

Bir özgüre baktım bir de oyuna ve çocukluk günlerim aklıma geldi onları izlerken. Ataricide bir iki jeton alacak parayı ancak harçlık olarak veren bizimkiler o iki jetonla 3-5 dakika ya oynanıp yada oynanamayacağını bilemezlerdi tabi.Bilseler daha fazla para verirlermiydi? Hiç sanmıyorum. Yani anlıyacağınız içim giderdi diğer arkadaşlarım gibi ama yapacak başka bir şey yoktu. Oynanan oyunlarda şimdikilerle asla kıyaslanamayacak kadar basit ve ucuz oyunlardı fakat dijital ekran şimdi nasıl çekiyorsa ocukları o zamanda öylesine çektiği muhakkak.

Tüm bunları kafamdan geçiriken özgür’e döndüm ve dedim ki, bir zamanlar paramız yoktu oyun oynamak için; şimdi ise para var ama heves geçti. Anlayamadı aslan parçası belki demek istediğimi ama cidden heves sıfır atık.
Etrafımızda hala bazı koca bebekler playstation diye kendilerini yırtıp ekran karşısında sabahlıyorlar, gol falan atmasınlar yeri göğü inletiyorlar. Bende ise iş işten geçmiş, öyle bir zevkten eser kalmamış. Game over yani.

Çarşamba, Şubat 17, 2010




Sevgililer günü arefesinde sıcacık bir program yapmak, kalabalığa karışmak istedim.
Kısa bir araştırmadan sonra “iki çarpı iki” adlı oyuna bilet alıp, gecesinde de Fransız sokağında yemek yemeyi planladım.

Oyun atlas pasajında, “küçük sahne”de idi. Diğer bir adıda Sadri Alışık Kültür Merkezidir salonun. Zamanında, yani Osmanlılar zamanında atlar için yapılmış olan Atlas Pasajı 1900'lü yılların başında ermeni bir yurttaş tarafından özel çiftliğe dönüştürülmüş; cumhriyetin ilanıyla beraberde günümüzdeki haline kavuşmuş sanırım. Bunları okuyup öğrendikten sonra istiklal caddesinde bir çiftliğe sahip olmak fikri çok şaşırtıcı geldi bana. Sıradışı bir durum, etkileyici.

Bir organizasyon yapılıyorsa ve bu organizasyon takism'de yapılıyorsa öncesinde ve sonrasında vakit geçirmek için yapılacak binlerce seçenek olduğu muhakkak. Biz oyun öncesi atlas pasajının cıfıt çarşısı kıvamında bulduğum atmosferinde dakikalara kendimizi vermeyi tercih ettik. Yeni keşfettiğim, içinde yüzlerce çeşit şapka olan marjinal şapka dükkanı çook ilgimi çekti fakat size problemi fötr şapka sahibi olmamı engelledi.

Gelelim “iki çarpı iki”ye...
Adnan Biricik ve Seray Gözler tarafından oynanan iki çift karakter seyir zevki adına mükemmeldi. Daha önce birkaç abuk dizide izlediğim bu iki insanı aslında hiç izlememişim dedim kendi kendime. Tiyatro farkını kesinlikle soluduk sayelerinde ve keyif aldık.

Pek alakası olmasa da, avatar'a verdiğim 40lirayı bu oyunu izledikten sonra 5-10 kez daha haram ettim sanırım. Bir daha da ne ivedik, ne de gora vs. asla gidip para vermeyeceğimi düşünüyorum.