Çarşamba, Mart 21, 2007

DÖNDÜM

Vakti zamanında masterımızı yaptığımız güneydoğu’da, hayatımızı idame ettirmek, idame etmemesi gereken hayatlarıda sistem dışı bir hale getirmek için, rengarenk(!) ve birbirine hiç benzemeyen, normali anormallaştiren dağlara çıkmak zorunda kaldım. İrili ufaklı tepeler gördüm, hayalini bile kuramayacağım anılar biriktirdim peşi sıra. Atılan her adım bacak adalelerine yansıdığı kadar gönül defterimize de yazıldı bir yandan, yazılmaması gerekenler dışında vede iyi-kötü tecrübe olarak da yaşamsal alanımıza kaydoldu bir şekilde.

Tualimde ne renkti tam anlamıyla bilmiyorum o zamanlar “kahverengi” olarak algıladığım ve kullandığım zamanı, şimdiyse terimizle beraber içimizi, acımızı akıttığımız o yüksek dağlar bana “beyaz”ı dolayısıyla özgürlüğü, müthiş bir ruh dinginliğini pompalıyor. Özlüyorum...

Yurdum dağları genelde isimlerini bulunduğu bölgeden alır hatta tüm dünyadakiler.Göl ve deniz isimleri gibi. Ordakiler farklıydı ama. Kızılderililerin çocuklarına isim koymalarına benzetiyordum; çocuk nasıl ilk yaptığı gerçek faaliyetle isimleniyorsa, bu kara parçası üzerindede öyle bir olay olması gerekiyordu. Yani üzerinde oluşmuş bir silüet, orada öldürülmüş bir hayvan yada birilerinin gözüne farklı gelmiş kar tepeciği bile oranın isminin konulmasına yeterli olmuş, dilden dilede öyle geçmiş ve geçecekte.

Benim asıl dikkatimi çeken isimlendirilmeyen, rakımıyla zikredilen yalnız dağlar. Kendi halinde ve silik bir mahkum gibi yaşayan dağlar ve tepeler.

Koordinatlar verilip intikale çıkılınca, yani adres tayin edilince, atıyorum 2109 rakımlı tepeye çıkılacak dendiği zaman içimi bir tuhaflık kaplardı.
İstanbul’un kendi halinde insanlarının yaşadığı merkeze yakın bir mahalede yapayalnız yaşayan yaşlı kadınlar aklıma gelirdi nedense. Hiç çocuğu olmamış, belki de hiç evlenememiş. Sadece “teyze” diye çağırılan. Silik bir hayat, hikayesi ne olursa olsun.


Ayşe’nin annesi yada mehmet’in annesi diye çağrılmak yerine, ikinci katta oturan yaşlı kadın olmak can acıtıcı. Kötü bir şey olmalı böylesine bir yalnızlık, yalnız olmak, yalnız kalmak. Belki de yalancı yalnızlıklar...

Hiç yorum yok: