Çarşamba, Kasım 26, 2008

Küçük çocuklara uyurken anlatılan sevimli, sıcacık hikayeler gibisin, dinliyorum seni.Dinliyorum ve süzgeçimden geçirmeden akıtıyorum olduğun gibi içime. Neyle kıyaslanır bilmiyorum duyduğum haz. Tek bildiğim akarın daim olması.

Oysa karda kaybolmuş, yenilmiştim. Yolları karla kaplanmış bir dağ köyüydüm, sıcacık kalbinse hayata bağlanmamı sağlayan tek yol için kurtarıcı…

Unutturduğun bir mutsuzluk, gri gökyüzü ve melankolik yazılarıma ilham veren,kömürden hatta ziftten kara bir içdünyam vardı.Şaşırıyor duyanlar ama evet yazamıyorum sayende. Hatırlamak istemediğim hatıralar, mazide kalan yalnızlığımla yazılarımı kilitli bir odaya hapsetmiş sanki…

Hiç yorum yok: