Cuma, Haziran 19, 2009

Keten bir kış...


En profesyonelim dediğim zamanlarda çeşitli psikoloji teknikleriyle, inanılmaz yöntemlerle beyinlerimiz yıkanır savaşa hazır hale getirilirdik. Kurmalı oyuncaklar gibi aynı şeyleri düşünür, aynı yemekleri yer aynı zamanda aynı insanlarla aynı şeyleri yapardık. Bu sebepten aynı saflarda yaşadığım arkadaşlarım bir süre sonra yalnız kaldıkları vakit sürüden ayrılmış kuzu gibi hissettiler kendilerini. Özellikle liderlik vasıfları olmayan, insiyatiflerini kullanamayanlar sendromun en babasını yaşadılar. Çok zorlandılar dönüş yaptıkları doğduğu topraklarda. Kendini vuran arkadaşlarım olduğunu biliyorum.

Yalnız kalınca özellikle de zor durumdaysa insan mutlaka geçmişini sorguluyor. Kendimden biliyorum bunu ve eminim tüm insanlarda aynı psikoloji hakim. Yani sevgilinden ayrılmışsan, iflas etmişsen, hastaysan, ölmek üzereysen ya da olmaman gereken olağandışı bir durumdaysan gene sorgulama olayı gerçekleşiyor. Zaman bu ilaç olduğu kadar aynı zamanda da anti ilaç. Yapan o yıkan gene o. Çaresi varmı dersen kürtaj derim hemen.

Vasiyetnamesi iç cebinde olan çok insan gördüm ve öldükten sonra ailelerine iletmek üzerine notlarını taşıdım. Ağır bir görev, tanımadığın birilerine çok iyi tanıdıkları birinin kötü haberini götürmek. Yani beni tanıdıkları gün tanıyacaklarına lanet edecekleri aşikar.
Benim hiçbir zaman sanırım birilerine bırakacak birşeylerim olmadı yazdıklarım ve hissettiklerim dışında. Birkaç kiloda gözyaşımı eklemeliyim, tabiata dökülmüş sonrasında denizlere karışmış.

Birgün ben olmayınca beni tanıyan insanlar güzel ya da kötü anılarla hatırlayacak beni, çok yakınlarımsa resimlerime bakıp yazdıklarımı okuyacak. O vakit hangi psikolojiyle neyi kime yazdığımı bilecek, o zamanı düşünüp belki kendilerinden birşeyler bulacak birleştirdiğim harfler arasında.

Ürettiklerimi ve kendi kendime yapabildiğim şeyleri okumayı görmeyi izlemeyi seviyorum. Kendime göre iyi bir koleksiyoncu olduğumu düşünüyorum mesela. Kendimi bildim bileli birşeyleri tıkıyorum bir yerlere. Pul,eski parfüm şişelerim, peçete, kibrit, misket ilk aklıma gelenler. Çöp ev kıvamının uzağından yakınından geçmesede var böyle bir merakımız, yapacak bir şey yok. Dolaplarımda ve sakladıklarımda aslında kendi tarihimi görüyorum. Örneğin boş parfüm şişelerime bakarken o kokuyu kullandığım dönem nerelerde gezdiğimi yanımda kimler olduğunu çok net hatırlayabiliyorum. Bu şekilde gelen nostaljik tat hüzünle beraber samimi bir rüzgarla yüzümü okşuyor.

Hiç yorum yok: