Pazar, Haziran 28, 2009

NE DESEM BİLMEM Kİ. BU DA ŞAPKASIZ OLSUN

Dün gece penceremi açıp dirseklerimi koydum doğramanın önündeki mermerin üstüne. Karşımdaki apartmanın kapanmış perdeleri ve sönmüş ışıklarına boş boş bakarak sarkılar söyledim kendi kendime. Sözlerini tam olarak bilmediğim şarkıların bilmediğim yerlerini nırırı diyerek geçiştirerek mahcup olmadım kendime ve Komşular duymasın istedim sesimi ama diğer yandan da alkışlar duyup şarkı aralarında birşeyler konuşmak, tanımadığım insanlara verdiğim resitalin yanı sıra aklımdan geçenleri söylemek, sırlarımın sır olmasından çıkıp onlara da mal olmasını istedim. Bu garip düşüncelerden sonra aylardan beri kafamda kurguladığım, bilmediğim notaların bilmediğim ahengiyle yapmaya çalıştığım, senin şarkına geldi sıra. Sözlerini henüz yazmadığım şarkının, bir ucunu martılara bağladım. Denizaşırı uzaklıklar olmasa da aramızda, sevdamın bir ucunda sular olsun istedim. Kurumasın diye sırf hayallerim, solmasın diye gülen yüzün.

Karşılıksız bir çek gibi karşılıksız kalacak duygular içerisinde kalmak korkusu, çoğu zaman kınından çıkmak üzere, kılıcımın kınında sarılı halde bırakıyor elimi, sıkıca tuttuğumla kalıyorum keskin kılıcımı. Aile babası ve çocuk sahibi olduktan sonra cahil cesareti statüsünden feragat etmiş adamlar gibi bastırmak zorunda hissediyorum ben de psikopat hissiyatımı. Dışa vuramamak içteki cerahati, akıtamamak içimdeki pis kanı, mideden çıkmak zorunda olan kusmuk gibi sarsıyor tüm bünyemi ve vücudumdaki tüm fonksiyonların içine sıçıyor. Parmaklarımı boğazıma sokup öğürmek, rahatlatmak istiyorum kendimi boşalmak, rahatlamak için. Ne kadar telkin edersen et kendini, ne kadar bildiğin psikolojik oyun varsa uygula hatta shaolin rahiplerinin tüm yetisine sahip olsan da dünyevi; olumlu ya da olumsuz düşünceden arınmak adına kifayetsiz. Acı bir durum.

Duvarlara vuran sıkılmış yumruklar, farklı sebeplere kızıp da garsonlardan hıncını almak için hesaba itiraz eden müşteriler, eşine kızıp personelinden hırsını çıkaran patronlar anlayabilir beni. Damdan düşenlerdir yani damdan düşeni anlayacak. Acılara tutunmadan acı çekenler anlaşılmaz, anlaşılamaz .Bunlar da nerden çıkıyor denirse bir gün bana, bilmiyorum derim ve şöyle diyebilirim; tek bildğim sokrates gibi hiçbirşey bilmediğim...

Hiç yorum yok: