Cuma, Ağustos 25, 2006

en büyük solciyır

Dün gece yarısı silah sesleri, naralar, korna sesleri ve daha önce hiç biryerde duymadığım siren sesleriyle uyandım. Dışarısı mahşer yeri gibiydi ve muhtelemen israil savaş uçakları hızını alamayıp lübnan'dan bi u yapıp bakırköye kadar geldi diye düşündüm. Semte hakim pencereme geldiğimde işin iç yüzünü anladım. Asker gönderiyormuş meğer bizim alt cenereyşın ...
10 yıl öncesi geldi aklıma, gerçi hiç çıkmadı ya, neyse.
Bizde sağdan soldan aldığımız gazla asker olucaz, vatan kurtarıcaz, ahali sayemizde rahat uyuyacak diye omuzlarda binmiştik otobüslere.
En büyük asker bizim asker doluydu önüm arkam.Çoğuda benden büyük değildi ama ön taraflarda oturan bi elemanın boyu 2 metre'ye yakındı ve sanırım en büyük asker o'ydu o an'a kadar gördüğüm.
Velhasıl hemen geçen onca saat, ısparta'ya varış ve binlerce en büyük asker:)
Biri diyor ben at üstünde şehir turu yaptım diğeri diyor ben iki davul patlattım bir diğeri 5 şarjör boşalttım...
Ordaki halinden kıdemli olduğunu anladığım, içindeki sanatçı ruhu bizlerin kafasında ortaya çıkaran ve ilk vuruşunda alından enseye doğru tren yolu açan arkadaşım sayesinde bizim en büyükler rüyadan uyandılar...
Derken iğne faslı, ayılan bayılanlar; koca koca insanların iğne karşısında ağlamaları. 400 kişilik bir koğuşa yerleştirilip gece insanların sabah tuvaletlerini yapamam diye gece 3'te 4'te kalkıp tuvalet yapmaya çalışmaları.
Sonrasında siirt maceram var tabi o da ayrı bir kitap konusu:))
Enterasandı askerliğim hemde çok ama bir sürü olumsuzluğun yanında kişisel menfaatlerin yüzde bir'lere indiği güneydoğu'da gerçek dostlar edinmek, omuz omuza çatışıp arkadaşlarına yaslanmak gerçekten ne iş hayatında nede başka bir yerde zannediyorum bir daha hissedilmeyecek duygular.

Hiç yorum yok: