Çarşamba, Aralık 20, 2006

Ver ordan bir sevda dilaltısı

Nasıl alışmışız ve nasıl şartlanmışız tüketmeye. Hızla tüketiyoruz. Yiyecekleri, giyecekleri, dakikaları, zamanı, ömrümüzü hızla tüketiyoruz. Her şeyi tüketiyoruz işte. Birbirimizi tüketiyoruz buna paralel duygularımızı da tabi. Aşklarda yenik tüketici topluma ve şikayet için başvurulacak en üst merci taş duvarlar.

Rüzgar gibi gelip geçen aşklar için çiçekçilerde boş durmamışlar. Güllerin kurumasını beklemeyecek kadar hızlı aşıklar için, ilk elden kurutulmuş gül olayına girmişler ve hızlı sevenleri kitapların arasında yada dolapların görünmeyen bölümlerinde gül kurutmak gibi böylesine zahmetli bir işten kurtarmışlar. Böylece aşkın, inceliğin ve paylaşılan yüreğin sembolü bir sevda olayı da tarihe karışmış olmuş sanırım.

Düne kadar yollardaki çingeneden alınan çiçeği bile çiçekten saymazdım. O çiçek düşünülmeden otobanda tesadüfen görülüp de alındığı , ve o çiçekler hiç emek harcanmadan alındığı için. Kurutulmuş gül olayını düşününce yuttum yeryüzüne henüz çıkamamış düşüncelerimi.

Öyle yada böyle kitaplarda okuduğumuz büyük sevdalar bana öyle geliyor ki çok eskilerde kalmış yada hayallerine aldanan sevda sevdalısı yazarların, bizim okumamız için ballandırarak yazdıkları büyük yalanlarıymış. Halbuki bu kadar “pollyanna”cı olmasalardı bizde durumla kıyas yapmak zorunda kalmaz, hayıflanacak da bir durumumuz olmazdı.

Yanlışmıyım?
Kesinlikle değilim...



2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yasanan o büyük sevdaların hepsi gercekten eskilerde kalmis ne kadar da istesek bu zamanda o sevgiyi, aski bulsak da yasatmayi beceremiyoruz... farkinda olmadan bazen elimizden kayip gidiyor ve biz sadece seyirci kaliyoruz... Bunun sebebini gercekten cok dusundum ve kendimce cikardigim sonuc belki de korkuyoruz. Önceden yasananlar var ya… hep icimizde yine ayni seyler yasanirmi korkusu…geçmişimizi arkamizda birakip sevdigimiz insanin elini tutup herseyi bi kenara atip sevgimizi doya doya yasayamiyoruz… gecmiste yasadiklarimiz aklimiza geldigi zaman bazen icimizde ki ofkeyi, hirsi belki de hiç hak etmemiş oldugu halde birlikte oldugumuz insandan cikartiyoruz. Sevgimizi yasatmak icin emek harcamiyoruz, guzellestirmek icin caba sarf etmiyoruz. Belki de boylesi daha kolayimiza geliyor. Bu yuzden de farkinda olmadan cok cabuk tuketiyoruz, kendimizle mucadele ederken o girdabın icinde kaybolup gidiyoruz. Belki de o yazarlar gibi biraz ''pollyanna''cı mı olmali? Sevgimize sahip cikmali, güzel yanlarini mi daha cok beslemeliyiz :)

ilkers dedi ki...

Geçmiş geleceği etkiler diyorsun...