Çarşamba, Ocak 24, 2007

Bol aşk'lı çiköfte

Aşk iki kişilik oldumu "aşk" olmaktan çıkıyo. Hep bir kişi eksik olacak, kaçan kovalanacak ve özellikle kovalayan taraf, seven taraf olacak - yada psikopat.
Aşk'a, aşk demek için yemek yapar gibi tencereye birşeyler ilave etmek, özellikle "acı"yla tatlandırmak gerekiyor. Ne kadar acı olursa o kadar lezzetli oluyo iksir, hatta ayarı kaçırırsan o zaman "karasevda" pişiveriyor.

Bir oyun vardı, küçüklüğümüzde evlerde grupla oynardık. Adı aklıma gelmiyo şimdi ama, bir nesne belirlerdik ve onun neye benzediğini, ne işi yaptığını falan ebeye sorarak ortaya çıkarmaya çalışırdık. Tabi o sadece sorulara evet-hayırla cevap verirdi. Herneyse şimdi biri bana gelip "imkansız, kavuşamamak, unutamamak, acı, arabesk" ve bunun gibi bir sürü kelimeden herhangi birini söylese leb demeden "aşk" derim. Yani iyi bir kelimeyle hatırlanırlığı yok bence bunun.

Birde şu muhabbet vardır, arkadaşlar birbirlerine derler ya: -Bir sevenim yok, -boşlukta hissediyorum kendimi, - ah ne şanslısın sevgilin var, ne mutlusu sana gibi cümleler.
Aslında bu; bana rahat battı, ben kaşınıyorumun diğer adıdır. Hüsrana giden yol böyle başlar ve bir süre sonra cinsinle paylaşılacak bol "acı"lı sohbetlerin müjdecisidir.
Üstteki cümleleri pek az kişiye söylersin ama işin finali gelince önüne gelene ağlar durursun.

Ve,
En çok miş-li geçmiş zamanlarda anılıyor artık sanki sadece geçmişde yaşanan, çeyiz sandıklarına saklanmış ve orda kalmış gibi. "Hey gidi"yle başlayan, yanına birde ahlar, oflar eklenen ve böyle devam eden.
Bir de telefonlarda (aşk) "ım"ın yanına gelen tamamlayıcı unsur gibi. Yaratıcılık sıfır olmuş. On telefonun 9'unda eminim var; tecrübeyle sabit...

neşe'de onayladı...

Hiç yorum yok: