Salı, Kasım 14, 2006

...

Bu günde güzel birşeyler yazmak istedim, konuşulduğu gibi. Güneşli günlerden, gülmekten, ege'den yada ne bileyim pollyanna'dan bahsedebilirdim mesela...
Sonuçta hepsi sevdiğim güzel şeyler.
İçinde sıcak şeyler dolu yazılar yazıp sevgi bulutu gibi gelsin üzerine çöksün isterdim şu soğuk gecede.
Üşüyodum çünkü, belki bende bu sayede kendimi daha iyi hissedecektim fakat sonra aklıma içimde gezen plaj şemsiyesi geldi!!!

Böyle bir nesneyle insan sağlıklı düşünemiyor bile. Ki ben bu halde nasıl olumlu birşey yazacaktım...

Biz acı çekmeyi çok seven bir jenarasyonun ardından gelmişiz. Hamuru hüzün ve acılarla yoğrulmuş bir jenarasyon. Öylesine yer etmişki insanlarda bu olumsuzluklar, işler olumlu gidince alternatifler aramaya yönelmişler.
Örneğin eskiden, yazlık sinemalara yeni bir film gelince fısıltı gazetesi hızlı yayılırmış. Hele hele film acıklıysa yani ağlamak için yeterliyse bu filmin gişe başarısını çok daha fazlalaştırımış. Elinde mendillerle ağlamak için sinemaya giden bir ahali düşün, üstelik parasıyla ağlamaya giden. Ne bekleyebilirsinki diğer armutlardan! Düşecek yerleri belli yani.
Ne konuşuyorum ki ben!




Hiç yorum yok: