Pazartesi, Kasım 20, 2006

Hoşgeliyosun

Hormonun henüz ortaya çıkmadığı yıllarda, köylerde eken biçen insanların umudu vardı Allah'tan. Doğru miktarda ve doğru zamanda yağmur yağması için. Yağmur yağdıktan sonra gerisi kolaydı. Tükür ellerine ve çapala tarlayı. Hanım, çocuk, anne baba hep birlikte kuru havalarda çalışmaya devam.
Düşünecek çok fazla şeyleride yoktu oralarda. Okul derdi yok, trafik sıkıntısı yok, kültür seviyeside orta seviyelerden aşağı olduğundan muhtemelen ideolojik kaygı ve buna benzer dertlerde yoktu. Bu yüzden ilk önce boğazları için ekiyorlar sonrada fazla ürünü bölgesine göre, ya kasabaya satmaya götürüyorlar yada tüccar doğrudan kendilerinden alıp götürüyordu iki misline satmak için uzak pazarlara.


Düzen böyle kurulduğundan, herkeste böyle yaşadığından, alternatifte olmadığı için ne isyan etmelerine sebep vardı nede özenilecek başka bir durum.
Çalışıyorlar, yiyorlar ve ürüyorlardı.Çalışmadan da yiyip üreyenler de vardır mutlaka ama insanlık tarihi kadar eskiydi bu fiiller.

Atamız her ne kadar onlar için milletin "efendi"sidir desede, aslında bence hiç bir zaman ne efendi gibi görüldüler nede onlar bunu hissettiler. Son elli yıllda ise, büyükşehirlerin oluşumu ve nüfusun artmasıyla birlikte ortaya çıkan sektörlerde, özellikle yeşilçam sinemasında genelde dalga geçme objesi olarak kullanıldılar. Köylü dendiği zaman insanların aklına hep farklı şeyleri getirmeyi başardılar...

Yörük kökenli Türk milletinin çoğu aslında aynı evrelerden geçmişti, hepsi köy kültürünü tatmasada ataları o yollardan yürümüş, dalga geçen jenarasyon ne acıki bir sürü güzel duygulu insanın torunlarıydı. Onlar birbirlerini severek, kutsal umutlarının meyvelerini temiz havalı yeryüzlerine getirirken "üremediler" hiç bir zaman... Meyvelediler, aşk bahçelerinde...

Dün akşam "Tamer"imi gördüm. 3 ağaçta görmediğim Tamerimi bir sinemada gördüm. Naylon duygularını yalan kılıflarında gezdiren insanlara inat, ege'de, sıcacık bir kasabada, sıcacık kalpler içinde seyrettim onu kısıtlı sürede. İçinde hem ege, hemde Tamer vardı, tebessüm vardı sonunda.
Biletini almış, yola çıkmış benimki. Ve artık yazmamı değil anlatmamı istiyormuş.
Adının kirlenmemesi için şer bakan gözlere karşı.

Hiç yorum yok: