Pazar, Ekim 29, 2006

iklimler

Sanal bir ağırlık taşıyorum boynumda, kolye yerine. Güç taşıyorum. Yürüdükçe ağırlaşıyo, ağırlaştıkça da yürüyorum. Bazen yer değiştiriyor, özellikle merdivenlerden çıkarken aniden omuzlarımdan geri çekiliyorum.Eski gücüm de yok artık öyle hissediyorum. Sonbahar ve hafiften hissetmeye başladığım soğuklarla beraber ruh halim bozuldu iyice. Durduk yerde üşüyorum, titriyorum soğuktan. Bolu'ya gitmekten, renklerin değişimini görmekten bahsediyosun ama nasıl, ben istanbul'da bile üşürken... Baharımı beklesek.

"İklimler"i izledik geçen gece. Sadece izledik. Nuri Bilge Ceylan yazmış, yönetmiş, oynamış. Karısını ve ailesinin diğer fertlerinide oynatmış. Çok az bütçe, çok az oyuncu, çok az konuşma, az kamera kullanılarak masrafsız yapılmış film. Para harcanmamış, gerçi harcanmasıda gerekmiyor ya, neyse.
Uzun zamandan beri hiç bir filmde bu kadar sıkılmamıştım. Sanat adına yapılan ve emek verilmiş eserleri eleştirmek hoş değil ama anlatılmak istenen bu kadar dolaylı yoldan anlatılmaya çalışılır vede izleyici enayi yerine konulursa bende rahatsız olurum. Bana göre sanat falan da yapılmamış. Kendi keyiflerine bir iki kamerayla bir film yapıp göndermişler etrafa. Üstelik cannes'da Fipresci ödülü almışlar...

Bazı klasikleri anlaması zordur, okurken ağır gelir yada bazı bestelerin zorluk dercesi vardır, zor üretilir, zor çalınır. Zor bir besteyi her şarkıcı okuyamaz yada okusada her insan beğenmeyebilir ama film öyle değil ki. Ben bile iddia ediyorum. Aynı konuyla ilgili daha güzel bir senaryo yazıp daha görsel bişeyler ortaya çıkarıp insanların verdiği paranın hakkını alacağı doygunlukla sinemadan çıkmasını sağlarım. Yaparım da...

Hiç yorum yok: