Cuma, Ekim 27, 2006

Üç mutsuz Bir mutluyu Götürür

Mutlumusun anketime bakıyorum da arada bir; çok fazla insan tıklamasada genede burdan bi şeyler çıkarmak, yorum yapmak mümkün. Bu zamana dek sadece bir kişi mutluyum demiş:) Al sana yorum işte. Daha ne diyebilirsinki."Mutsuzum"la, "çok şükür-karnımız tok" ise kafa kafaya. Ve bence aynı sonuç her ikiside.Karnın tok olması mutluluk için yeterli sebep olamayacağına göre mutsuzsun o zaman.

Çok merak ediyorum oraya tıklayan insanları ve bir dahaki ankete kimlerin tıkladığını gösteren bişeyler yapmaya çalışıcam mutlaka. Ortaya çıkacak duruma göre mutsuzlar vakfı kurarım belki mor çatı sığınma derneği gibi. Üç mutsuz bir araya gelince mutlu olurmuş gibi bir deyim getirebilirim belki literatüre yada genleriyle oynanıp devşirme mutlular oluşturulabilir diye de anatomik planlar yapabiliriz, neden olmasın...

İç dünyam ve düşüncelerimle ilgili yazdığım yazılardan sonra aldığım maillerde genelde ortak özellik benle aynı düşünceleri paylaşan insanların fazlalığı, kendimle ilgili ifade ettiğim duyguların onlarınkine olan benzerliği ve bunlardan bahsedilmesi, içe kapanık dünyalar ve nedense hep darbeli kadınlar tabi bunlar.Yavaş yavaş cemaatimi oluşturuyorum galiba bu şekilde.

Perdeleri yaz kış sonuna kadar çekili insanlardan oluşan bi topluluk bu. Yollarda yürürken giriş kat dairelerin içini röntgenlediklerinden şüpheleniyorum yan gözleriyle. Aradıkları ne bilemem ama sahip olamadıklarıdır muhtemelen. Adını koymadıkları, koyamadıkları kıskançlık tohumları büyüyor belki de içlerinde ama bişeyden eminim kahkaha atamıyorlar yüksek sesle, ağızlarını iki yana ayırarak. Dişleri bile gözükmüyo çoğunun güldüğünde.İlişkilerinde rolleri yok. Oyunu oynayan hep karşılarındakiler.

Ele ele dolaşan çiftleri gıptayla uzun uzun taciz edercesine süzdüklerini düşünüyorum ve kafalarında olumsuz cümlelerle onları eleştirdiklerini. Kahve fallarına düşmüşler eskisinden de beter kulaklarından gitmeyen hüzünlü şakıları dinleyerek.

Her defasında mailboxlarını açarken hayatlarına gelecek yeni bir rengin müjdecisini görecekler umuduyla ekrana bakıp hüsrana uğrayarak gözlerini boş boş karşılarında gezdiriyorlar. Aynı kaderi paylaşıyorlar kalabalık bir sürüyle. İyi de anlıyorlar birbirlerini. Yolda kaderdaşlar karşılaştıklarında göz kenarındaki hafif belirgin kırışıklar usulca selamlıyorlar birbirlerini. Sende bizdensin dercesine.

"Giz" ve "sak"ları fazla. karanlığı, mumu ve temiz kokuyu seven. Saklanmayı seven ama mutlaka bir yerlerde sobelenmişler istemeden. Ne sırtlarından ebenin vurduğu şamar acısı çıkmış nede kursaklarından yedikleri kazık.

Az kaldı kumpanyayı kuracağım.

Hiç yorum yok: