Çarşamba, Ekim 18, 2006

Yollardan yazdım

Ne zaman tekerlekli bir araçla uzun yola çıksam aynı farklı duygular içerisine girip kopuyorum herşeyden. Resetleniyorum adeta. Arabanın yan camından görüntü sürekli akıp değişirken binlerce farklı görüntüde kafamda yer değiştiriyor. Bölgelere göre farklı moda girmek gibi doğal yeteneğim var ve bunu her koşulda kullanıyor melankolik bünyem. Ege ve akdeniz'e sürekli güneşli havalarda gittiğim içinmidir bilmiyorum ama o tarafa yaptığım yolculukları daha çok seviyorum daha pozitif oluyorum.

Bu seferki yolculuk içanadolu'ya oldu. Yağmurlu bir gece şafağa doğru çıktık yola. Gökler bile ağlıyodu adeta gidişime. Belkide arkamızdan su döküyordu birileri, bilinmez...
Yeşil oranı oldukça azalırmış bu mevsimde, sıcaklık gibi. Kahverengi ve gri tonları kimileri için pek romantik olabilir ama benim için iç karartıp depresriv hale getirmek dışında pek bişey ifade etmiyor. Sonbaharla değişen bişeyim yok yani ne beklediğim nede beklettiğim. Yağmur eşliğinde geçti saatler yolda. Lüp lüp diye binlerce beyaz çizgi yuttuk karayolunda. Bunu izlemek, gözü asfaltın üzerindeki çizgilere kilitlemek yogada kullanılan nefes kontrolü benzeri bişey veriyo insana. Sinirleri alıyo sanki başka bişey düşündürmediği için ama hızlandıkça bunu yapmak güçleşiyo ve tekrar başladığım yere dönebiliyorum.

Hep merak ettiğim yada yapmak istediğim şeyler vardır. Bunlardan biride şehirlerarası yollarla ilgili aslında. Hızla arabamla ilerlerken ardımda binlerce tabela bırakırım gideceğim yere varana kadar. Bunlardan özellikle paslanmış, çürümüş hatta mermi deliklerine sahip daha önce hiç duymadığım isimler yazan tabelalar çok ilgimi çeker. Önceleri tabelalara üzülürdüm. Kimsesiz bi yaşlı insan gibi terk edilmiş ve bakımsız olmalarına üzülürdüm.
Sonraları oraları merak eder hale geldim. Acaba kimler yaşar buralarda ? Nasıl hayatları vardır yada hayat denen şey nedir onlar için. Böyle cansız bir işaret levhasının gösterdiği yerde ne kadar hayat yaşayabilir ki derim içimden...
Bahsettiğim tabelaların işaret ettiği yerin devamında hep ince mıcırlı yollar var. Sessiz ve gizemli dar koridor uzağa doğru uzanan. Kimsecikler olmaz, in ve cinler dışında.

Şimdi küçük soğuk ve dar sokaklı bir içanadolu kentindeyim. Yalnızım her zamanki gibi ama çokda yalnız sayılmam artık...

Hiç yorum yok: