Pazartesi, Eylül 11, 2006

BLA BLA 2

Ormana kıyısı olan köylerde, insanlar endişe ile yaşamaya çalışırlar ve birgün yangın bizide yutar korkusuyla sudan mevziler oluştururlarmış kendilerine.
Fobileşmeden, korkunun önüne çekilen set bir işe yaramasada en azından bi parça ii gelirmiş dingin ruhlarına.
Umudun, umudumun küçük bedenlerden taşarken yansıyan görüntüsüne en fonksiyonel mercekler yetişemezken, minik açısıyla hareket edemeyen karamsar beyninin düşündekleri düşünmesi gereken değildi bence.
Belkide nedenini bilmediğin seni boşlukta askıya alan ve hiç eline ulaşmaycak sanal beklenti çıkmazına dolayısıyla çıkamamamıza sebep bu küçücük kuyudan...
Boşa beklemek!! İsteyerek acı çekmek, çektirmek.
Sıcak yerlerde yaşayan "amok koşucuları" gibi.
Eline silahı alıp çılgınca koşmaya başlarlar ve önüne gelen herkesi vururlar suçlu yada suçsuz!
Ta ki bi başkası tarafından vuruluncaya dek.
Ne kamikaze nede ötenazi apayrı bişey.
Tek farkın silahındaki tüm mermileri içime çeken büyük mıknatıs...
Yazıpda gün ışığına çıkaramadığım, üzerine güneş doğmamış yazılarım bile küskün sayende bana.
Vermek istediklerimi almayacağını biliyor ve içimden taşan sessiz çığlığın yankısının sadece bi kaç adamlık odamdan öteye gidemeyeceğininde farkında, istemesede.
Demogojik çağrılar yada ajitasyona da gerek yok nede olsa bikulağım kaldı.
Eminim zamanla bitecektir şu kulağımda oluşturduğun keskin uğultu, arkadaşlığınla göz yanardığıma yerleşen damlacıkların patlamasıyla birlikte...

Hiç yorum yok: