Cumartesi, Eylül 30, 2006

erosmusun kadifeli gelin

Ardı arkası kesilmeyen yağmurlar beraberinde su kanallarına yetişemeyecek kadar cılız dökülen gözyaşlarını da sürüklüyormuş beraberinde aşk denizlerine.
Kırık kalpler için yeteri kadar tesiri olmasada en azından üzerindeki tabakayı temizliyor ardından acemi fotocuların ısrarla beklediği yağmur sonrası istanbul silütei görüntüsü gibi ortaya çıkarıyormuş kutsal sular.
Tamamen arınmasada tüm aşklar şeytani fikirlerden, asit yağmuru yağsa dahi pek bişey değişmeyecek, üzülen üzüldüğüyle kalacak, yani şeytanlar dimdik ayakta.
Şeytan olmak varmış, azılı bi şeytan.
Elinde eros'un okumu vadır, yoksa orak mı bilinmez , avuçladığı kartopu misali aşk zehirini yukarılardan bir yerlerden akılsız insanların başına sıvayan dengesiz bir şeytan.
Panzehiri de gözyaşı...
Yağ yağmur, yağ bakalım, kenarlarda bi parça daha kaldı..

Hiç yorum yok: