Cuma, Eylül 22, 2006

şipşak

Çabuk soğuyup profosyonelleşmeden yastık altına geri koysamda, ayarını bir türlü tutturamayıp flu fotoğraflar çekip kendime çok kızsamda , dijital makinemin öylece kuzu gbi yatmasına rağmen dolabımda; dönem dönem gündemime gelen ve aklıma düşen "Zenith"imi doldurdum dün yine siyah beyaz filmle.
Surf yaparken gördüğüm bir sitedeki fotoğraflarında bunda bayağı etkisi oldu tabi.
Yadigar bir alet ve aramızda manevi bişeyler olduğunu düşünüyorum.
Bir terapist gbi karşıma en ihtiyacım olduğu anlarda çıkıyor görevini yapıyor sesizce. Boşken bile tetik düşürülen tabanca edasıyla parmağımın etli yumuşak yeriyle deklanşöre dokunduğum zaman çıkan şırrraaaak sesi, bana yeni caminin önünden aninde havalanan güvercin sürülerini hatırlatıyor. Garip bi haz aracı. Ne dijital nede üstten bakma makinem bu lezzeti vermiyo bana.
Zamanında ne ile trampa yaptığımı bile hatırlamadığım rus bir turistden almıştım. Bu kadar işime yarayacağımı bilse satmazdı belkide...
Efsaneyi geri döndürdüm...

Hiç yorum yok: