Çarşamba, Eylül 06, 2006

No calling


Kadın ısrarla bağırıyordu telefonun alt haznesine;
- sana calling değil, sadece call (kal) dedim.
"Kal"ı bir oyun hamuru gibi değiştiren neydi acaba adamın ortakulağından beynine doğru uzayan dar ve pis koridorda?
Kadın veremezdi bunun cevabını kendine, verse bile kabullenemezdi. Yedirmezdi kendine, kendisinden kaçacak bir erkeğe sahip olmayı...
Aklına türlü türlü felaket senaryosu getirmeside gayet normaldi, o anki psikolojisiyle. Uzun koridorlu bahçede bir aşağı bir yukarı volta ederken, ne düşüneceğini ve ne yapacağını bir türlü kestiremiyordu. Kimden akıl alabilir yada ne sorabilirdi? Bir çıkar yolu olmalıydı kendi lehine.
Kadın orda düşünedursun adam yelkenlisine binmişti bile tek başına. Gözünde artık sadece gözlükleri vardı, birde beklediği onu açık denizlere itecek rüzgar.
Uyumasada, aç kalacak olsada sevdiği denizlerde tek başına dalgalarla boğuşması herşeye değecekti...

Hiç yorum yok: